Doğadaki en özel taşlardan biri de opal taşıdır. Özellikle oluşum süreci bu taşıyor benzerlerinden ayırıyor be çok daha özel kılıyor. Yer altındaki suların çeşitli nedenlere bağlı olarak hareket etmesi ve özellikle kayaların arasındaki boşluklarda bir çökelme meydana gelmesi ile oluşan opal taşı muhteşem güzelliğini de bu oluşum sürecinden alıyor. Cam kadar parlak bir görünüme sahip olan opal taşına dikkatli baktığınızda içerisinde küçük ve ışıltılı parçalar varmış gibi görünür.
Özellikle mücevher yapımında büyük bir ilgi görmesinin nedeni içerisindeki ışık ve renk yansımalarıdır. Bununla birlikte sertlik derecesinin 5 ya da 6 olması da mücevher ve takı tasarımları daha büyük bir ilgi görmesini beraberinde getiriyor. Pek çok farklı kıymetli taşa nazaran daha yumuşak bir yapıya sahip olması sayesinde çok ince işlemeler bile bu taşa kazandırılabiliyor ve böylelikle her türlü tasarımda rahatlıkla opal taşı kullanılabiliyor.
Opal Taşını Özel Kılan Ne?
Opal taşının bir diğer özelliği de güneş ışığına ve ısıya son derece dayanıklı bir yapıya sahip olmasıdır. Aynı zamanda vücudun ısısına göre renk değiştirebiliyor olması da çok uzun yıllardır insanların dikkatini çekiyor ve bu taşı özel kılan unsurlar arasında yer alıyor. Doğada vücut ısısına göre renk değiştiren başka bir taş yoktur. Bu nedenle opal taşı pek çok çevrede en özel doğal taşlardan biri olarak kabul ediliyor.
Halk arasında gökkuşağı taşı ya da panzehir taşı olarak bilinen opal taşı dünyada pek çok farklı bölgesinden çıkarılabiliyor. Ancak bunlar arasında en kıymetli olanı Avustralya’da çıkarılan opal taşıdır. Bir madenden çıkarılan bu taşlar dünyanın en kaliteli ve aynı zamanda en pahalı opal taşı çeşitleri oluyor. Çünkü bu madenden çıkarılan opal taşları pırıltılı bir görünüme sahip oluyor ve ışığı muhteşem bir şekilde yansıttığı için ışıltılı bir duruş da sergiliyor.
Meksika’da da benzer kalitede opal taşı çıkarılabiliyor. Ülkemizde ise Afyon, Eskişehir, Kütahya, Çanakkale opal taşının çıkarılabildiği kentlerdir. Ancak ülkemizde çıkarılan opal taşı miktarının pek çok ülke ile kıyaslandığında çok daha düşük oranda olduğunu da belirtebiliriz.